15 Aralık 2011 Perşembe

Tavsiye


Okuduğum ve zevk aldığım kitapları burdan sizlerle paylaşmak istiyorum.  Ama bu kitap aynı zamanda beyaz perdeye taşınmış. Harika bir aşk hikayesi... Bana sorarsanız kitap mı yoksa film mi? Sizce kitabın verdiği duyguları bir film verebilir mi???

6 Aralık 2011 Salı

Garipçe, Terkos gezisi...


Harika geçen bir günü harika karelerden başka daha ne anlatabilir ki ??? Melek ve Ömer Kaan ile iyi arkadaş oldular ki günün sonunda hiç ayrılmak istemediler.Sarıyer, garipçe, terkos, gezip durduk tüm gün, güneşli bir İstanbul da...














30 Kasım 2011 Çarşamba

Kek yaptık sonra bir güzel yedik...

Bugün oğlumla mutfakta harika vakit geçirdik, çok mutluydu Egehan. Beraber rengarenk kekler yaptık, sonra onları bir güzel süsledik, sonrada bir güzel yiyip bitirdik :)

Egehan mutfağı çok seviyor, bir çocuk için yeteneklerini geliştirmek, kendine güvenmek için en iyi alanlardan biridir mutfak. Ben onunda yapabileceği yemekler hazırlamaya çalışıyorum bazen, mesela pizza yapıyorum malzemelerini üzerine Egehan a ekletiyorum, Beraber balık ayıklıyoruz, balıkları yüzdürüyoruz. 

Yaklaşık 2 ay 7 gün sonra 3 yaşında olacak bir çocuk için bunları yapmak şahane olsa gerek.
İnsanın sahip olduğu en özel varlıkla birşeyler yapması ne kadar güzel değil mi?





3 Kasım 2011 Perşembe

Biriktirdiklerim

İnanın fırsat bulup ta yazamıyorum uzun süredir. Nasıl da kızıyorsunuz bana biliyorum ama inanın anca zaman buldum önüme de koca bir paket bitter çikolatamı aldım geçtim bilgisayarın başına! Bu arada benim delikanlı uyuyor tabi, yoksa yazdırır mı iki kelime.

Sormayın Egehan bu sıralar öyle yaramaz ki, aslında hep yaramaz. Hangi çocuk yaramaz değilki demeyin görüyorum uslu olanları :)

Belkide yanlış ifade ediyorum yaramaz dememeliyim, fazla hareketli Egehanım. Hırçın bir çocuk hiçbir zaman hep söz dinledi, ama hiçbir zaman durduğu yerde duramıyor. Sürekli atlayacak, zıplayacak, koşacak. Yada gizli gizli bir işler çevirecek. Ya babasının parfümlerini bocalayacak üstüne, yada çiçeklerin topraklarını kazıyacak elleriyle.

Bir aydır bezi bırakmaya çalışıyorduk, evet başardık bezi çıkardık!!! Hala bazı geceler kaçırsakta altımıza bunun bilincine varıyoruz yavaş yavaş.Uzun zorlu bir süreç aslında bu.Uzun bir süre önceden çocuğun kafasına kazımak yerleştirmek gerek tuvalet bilincini ve bunun ardından çıkarmak gerek bezi.

Hatta bezsiz ilk yolculuğumuzu da yaptık. Ankara ya kuzenlerini, halasını ziyarete gittik ailecek.Babamız bol bol bizim resimlerimizi çekti.Çok güzel ve eğlenceli bir haftasonuydu.



Ardından bir sonraki haftasonu Çatalcaya sevgili aile dostlarımıza gittik, hafta sonumuzu onlarla beraber geçirdik. Gece saat üçe kadar sohbet ettik, dedikodu yaptık:) Bu hafta ise Bayram temizliği ile geçiyor.
Heee birde Dinazorlar ile...

Allahım nerden çıktı bu dinozor sevdası bilmiyorum. Dinazorland ı ziyaretimizden sonra birde dinazorlar hakkında bir belgesel izledik Egehan ile sanırım buda etkiledi onu.Şimdi bir sürü dinazor oyuncağımız ve hergün en az 10 kez okuduğumuz bir dinazor kitabımız var. Egehan ın bir sonraki tutkusu ne olur bilinmez ama biz artık Egehan a kitap okumaktan kendimize okuyamaz olduk, o kesin...

24 Ekim 2011 Pazartesi

Söylenecek çok söz yok!



Hep hayatımızda değişmesi gereken kurallar, yaşam koşulları vardır. Bazen hiç mutluluk duymayız hayatımızdan, geceleri uyuyamayız, çocuklarımızın mızmızlamalarından. Bazense bu mızırdamaların aslında çocuklara değilde, bizlere ait olduğunu düşünüyorum. Neden hep daha fazlasını isteriz ki...

Geceleri uyanmak zor gelir bazen oğlum için, ama iki gündür düşünüyorum da doğuda bizim için geceleri uyumayan kaç tane anne kuzusu var... Oracıkta bizim için nöbette, haince öldürülen kaç evlat.

Ne umutlarla yetiştirildiler, anneleri nelerden sakındı onları, nelerden korudu kim bilir.
Kimi yeni baba olmuştu, kimi daha doğmamış bebeğini bırakıp gitti bu dünyadan, sonsuzluğa doğru...

Biz ne kadar duyarsız bir toplum olduk, Sevgili Özdil almış kaleme bizim duyarsızlığımızı, eskiden ölülere nasıl saygı duyduğumuzu. Bizi bu kadar duyarsız, kulakları kapalı yapan nedir?

Tüm bu sıkıntılar yaşanırken bir yandan Van da dün meydana gelen deprem ve yitip giden yaşamlar.
Allahım hangisine üzülelim, bir yandan hainler tarafından öldürülen insanlar, bir yandan evlerin sağlam olmamasından kaynaklanan ölümler. Bunlar bir sınav mıdır bilemem. Ama tek bildiğim devletin gösterdiği duyarsızlıklar. Biz birbirine istediği zaman sımsıkı kenetlenen ve yardımlarını kimseden eksik etmeyen bir milletiz. Lütfen yardım edelim ama güvenilir kaynaklara...

Tüm milletimize başsağlığı diliyorum.


5 Ekim 2011 Çarşamba

Yeşim ve Alper onuncu evlilik yıldönümleri




Biraz geç kaldım biliyorum bu yazıyı yazmak için; ama resimleri bilgisayara yüklemek ve seçmek biraz zaman aldı.

Çok sevdiğimiz bizim için çok değerli aile dostlarımız, arkadaşlarımız, yeri gelince kimseyle paylaşamadıklarımızı paylaştığımız canım arkadaşlarımız Yeşim ve Alper pazartesi akşamı tam on yılı harika bir partiyle geride bıraktılar.

Onlarla ilk, eşim Aydın aracılıyla bir başka arkadaşlarının evinde tanıştım sevgilimin en iyi arkadaşlarıydılar, benimde öyle oldular, belkide dahada iyi arkadaşlar olduk...
Tanışalı tam 8 buçuk yıl oldu ve tanıştığımız günden bu güne hep böyle bir partiyle onuncu yıllarını kutlamak istiyorlardı. Ve oldu...

Hemde harika oldu...

Sheraton Qubbe  de harika bir parti yaptılar, sadece arkadaşların katıldığı bir partiydi, bir aile dostları olan eski belediye başkanı yardımcısı harika espirileri ile yeniden formaliteden nikah tazeledi...
Bizler bu esnada ( yani bayanlar) duvaklar taktık... Sonrada dans dans dans... Çok eğlendik, herşey çok ama çok güzeldi...

Sizi çok seviyoruz ve bir ömür boyu mutlu olacağınızı biliyoruz.

27 Eylül 2011 Salı

Dinazorlar ve Biz



Dün Forum İstanbul' da açılan JurassıcLand ı gezdik Egehan ile... Öncelikle Küçük çocuklar için olmadığını belirtim büyükler içinde sayılmaz aslında. Ama inanılma keyif aldım, bunuda itiraf etmeliyim.
Aslında Egehanda Müthiş bir dinazor merakı gelişti bir an da, sebebi ya TRT çocuk kanalındaki Dinazor treni yada Bilim ve Çocuk dergisindeki Dinazorların tarihi ile ilgili okuduklarımız etkiledi.
İnanılmaz bir şekilde gidip görmek istedi.
Bizde tabii hemen dayanamayıp gittik. İlk girişte bir müze gibi alan var( bu kısım çok sakin geçti, sorular sordu Egehan Et mi yer anne? ot mu yer anne?
Sonra bizi büyük bir ilgi alaka ile 6D sinema salonuna aldılar inanılmaz harika...
Egehan ile sonuna kadar izleme imkanım olmadı çünkü söylemesede korkmuş gibi geldi bana ve çıkmak istedim, yoksa benmi korktum ne :))))
Bir arazi arabasındasınız ve karşınıza aniden bir dinazor çıkıyor size saldırıyor.. Ben tırs tırs tabii birde ayaklarıma alttan hava üflenmezmi tabi yılan gibi bişeylerde çarptı ayaklarıma :) gelde korkma kardeşim:)
Sonrasında ise ilkdoğan ünitesi, uysal dinazorlar, vahşi dinazorlar... hepsi süperdi mutlaka gidin derim:)) Egehan çıkınca anne çok güzeldi ama Ödüm Koptu dedi :)))

Egehan sen ne kadar harika bir çocuksun!!!

19 Eylül 2011 Pazartesi

Süper Kahraman Egehan




Uzun süredir yazmadığım için neyi nasıl anlatsam bilemiyorum.Herşeyi yazmak istiyorum ama nereden başlayacağıma karar veremiyorum. Egehan ile hergün şaşırtıcı bir güne uyanıyoruz çünkü:)
Tatil dönüşünden sonra İstanbul a hem onun hem bizim adapte olmamız biraz uzun sürdü, haklı olarak bahçe, deniz ve doğaya dair herşeyi istiyor Egehan. Burcunun ve adının hakkını veriyor. Bende istemiyor değilim uzaklara gitmek, bahçeli bir evde oturmak, kuş sesleri ile güne başlamak. Bahçemi sulamak, çiçeklerimle konuşmak İstanbul artık beni mutlu etmiyor...
Umarım hayallerim bir gün gerçekleşir. Umarım hepimizin hayalleri bir gün gerçekleşir.
Neler yaptın bu yazmadığın süre içinde derseniz, bir sürü gereksiz işler işte... Kitaplarım beni bekliyor, yemek sitem beni bekliyor... Bu arada harddisk Egehan ın gazabına uğradığı ve kayışı koptu, yani sizlere ömür... Bizde güvenilir alet ya bilgisayarlardaki tüm resim arşivlerini yükledik içine. Şimdi oğlumun bebekliğine ait resimler çöpte...Ve diğer resimlerimiz...
Egehan dan bahsetmeye başlarsak...
Egehan büyüdükçe zevkleri, ve kişiliği ortaya çıkmaya başlıyor...
Komik, espirili bir Egehan ın yanında, dövüşü seven bir Egehan çıktı karşımıza. Umarım bu dövüş merakı ilerleyen yaşlarda yerini daha güzel alışkanlıklara bırakır.
Tüm bunların yanında Egehan artık bizler gibi gayet güzel konuşuyor, tüm isteklerini anlatıyor.
Hatta televizyonda çıkan herşeyi istiyor :)) Bu televizyon çok tehlikeli!!!

Ama oğlumun hakkını yiyemem, hem sözden anlayan, hem kıpır kıpır, enerji dolu ve tam anlamıyla kitap kurdu bir çocuk oldu. Ben artık ona kitap okumaya yetişemez oldum. Her kitap onun için yeni bir dünya ve yeni kelimeler demek. Artık biz bile onun kurduğu cümleler karşısında şaşkınlık içindeyiz.
En favori cümleler
 Anne!! Fikrim geldi.. (Oyun oynamak istediğinde yada birşey istediğinde)
Olsunn... Bişey olmaz ki... ( yaramazlık yaptığın birşeyler döktüğünde)

Ve Egehan ın kuzenleri bayramda Ankara dan bizim misafirlerimizdi. Bol bol gezdik, güldük. Egehan için geçen güzel zamanlardı. Bol bol oyun oynadı, eğlendi... Şimdi ise onları çok özlüyor...

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Antalya-kemer, İzmir- Çeşme






Tatil bitmek bilmedi bu sene ve ben çok mutluydum. Sevdiklerimizle güzel eğlenceli günler geçirdik.
Antalya da arkadaşım Senemle iki gün geçirdikten sonra bizi kemer e otele bıraktı.
Beş gün orada kaldıktan sonra İzmir e eşimin kuzenine gittik onlarla beraber Çeşmeye geçtip iki güzel gün geçirdik. Ilıcaya, Paşalimanına ardındanda güzelbahçede harika bir balık ziyafeti verdik.
Güzel ve keyifli günler geçirdik.En mutlu, en keyifli Egehandı.Her sabah gözünü farklı yerlerde açtı benim canım.

Kısaca gittiğim yerleri özetlersem; herzaman söylediğim gibi Kalkan zaten bir cennet, mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer.Kemer güzel , gece hayatı çok iyi ama çok fazla Rus var!!! Bizim kaldığımız otelde daha çok Fransız vardı ama diğer oteller ve sokaklar rustan geçilmiyor. Şık olmak lazım...

Bizim Türk bayanlar havuzun başına gelirken gecelikvari elbiseler ve geceleri işe gider gibi giyiniyorlardı...Lütfen biz bu değiliz....

Çeşme bir Harika!!! İşte bu dedim!

Bol Türk ama şık ve kaliteli... Çok pahalı olduğunu söylemeliyim. Ama çok güzel.

En beğendiğim yer paşalimanı.

İzmir ise bu üçüncü gidişim ve geceleri dolan cafeler, çaybahçeleri ve şık kızları ile harikaydı. Nerde İstanbulda bazı semtler dışında kısa şortlarla dolaşmak...Seviyorum İzmiri...

Hee!!! Bir kaç lafım var bazılarına!!!

Ben hayatımı birilerine açarsam , onları sevdiğimdendir eğer beni üzerlerse asla dahil olamazlar...

Ben eğer bir arkadaşım veya aile dostum akrabam sosyal paylaşım sitesinde resim paylaşırsa, bakmaktan keyif alırım. Bakarım tatilde, yurtdışında, toptantıda vs... demekki mutlu ve bunları yapıyor, yiyiyor, içiyor, geziyor diye mutlu olurum.

Ama bazı insanlar kötü gözle görüyormuş, bizim mutluluğumuz onları mutsuz ediyormuş.

Bu beni üzdü!!

Neden üzdü? çünkü onlara gerekenden fazla değer vermişiz.
 İnsan önce bir aynaya dönüp bakmalı, kim olduğuna, yaşına...

30 Haziran 2011 Perşembe

Gömbe




Hızlı geçen 10 gün...
Burda zaman nasıl geçiyor hiç anlamıyor insan. Her gün gidicek yeni yerler bulabiliyorsun.Dün Gömbe yaylasına çıktık. Kar şerbeti, kirazlar, oğlak, piyaz,yanık dondurma hepsi birbirinden lezzetliydi.Oğlumla salıncağa bindik, koştuk, eğlendik, yine babamızla fotoğraf çekilmedik:)
Bugün ise Antalya ya doğru yola çıkıcaz ve gezmeye devam edicez...

25 Haziran 2011 Cumartesi

İki Kitap Tavsiyesi


Tatilde kitap okumaya bayırım, genelde de çok severim ama Egehan dolayısıyla biraz kısıtlanmıştı bu alışkanlığım ama artık büyümeye başladı oğlum ve bana biraz zaman veriyor. Öncelikle Serenad harika bir kitap müthiş sürükleyici arka sayfasını merakla çevirmek için bekleyeceksiniz.


 Bir diğer önerimse  Ayşe Kulin in Veda ve Umut adlı kitaplarının devamı olan Hayat ve Hüzün... Umutta yarım kalan tüm ayrıntıları tamamlıyorsunuz bu kitaplarla... Ve bugün o hayatlara imrenerek bakıyorum. Bu kadar modern ve kültüre önem veren insanlar...Harika doğrusu...

24 Haziran 2011 Cuma

Tatil demek...

Tatilde olmak demek,
huzur demek,
müthiş bir manzara demek,
sabah gözünü uçsuz bucaksız denize açmak demek,
harika yemekler yemek demek,
villanın bahçesindeki deniz manzaralı havuz demek,
sıcak kanlı, insan canlısı, kendini yanlarında yabancı hissetmediğin insanlar demek...
















11 Haziran 2011 Cumartesi

Öyle İşte...


Bazen şarkılar alır götürür sizi, gözlerine bir hüzün, yüreğinize bir ağrı çöker...
Hayat bana hep acımasız davrandı, hep savaş verdim herşey için ama bakıyorumda hep yenilmişim...
Yalnızım yapayalnız...
Bazen haykırmak istiyorum, ama herşey boğazıma düğümleniyor...Babamı özlüyorum, ailemi özlüyorum..
Ama tüm bunları haykıramıyorum, kızıyorum, kırılıyorum ama haykıramıyorum gözyaşlarım hep içime akıyor... Bakıyorum etrafımda dertleşeceğim, içimdekileri akıtacağım kimse yok çünkü ben gururluyum, çünkü ben kibirliyim hep çıkmazlarımda uzak tutarım herkesi kendimden... Ağlamamak için zor tutarım kendimi ama güçlüyüm ya ağlamam...Bazen soruyorum her insan gibi kendime çok mu iyi niyetli davranıyorum, karşımdakiler için çok mu ince düşünüyorum.Herkesi haklı görüyorum ama kendimi haklı bulsamda haykırmıyorum. Hep neyse o üzülmesin, o küçük, o annem , o babam diyerek geçiştiriyorum.

Hala anlam veremediğim çözemediğim sorular... Bizler nasıl bu kadar dağıldık...
Bir insan evlatlarını görmeden nasıl yaşar... Kanını canını görmeden... Ben kimseyi yargılamak istemiyorum herkes kendi hayatını yaşıyor ama bir insan sadece evlatlarının sesini duyarak nasıl yaşar??

Ben çok duygusal oldum bugünlerde...Ama insan bazen arkasında bir güç istiyor.Onu koruyacağını kollayacağını bilen...

Bugün iğde ağaçlarının kokusu çalındı burnuma, aynı bizim eski evin arkasındaki iğde ağacı gibi ! Ne üzülmüştüm o kuruduğunda... Ben herkesi çok sevdim, ama aynı sevgi ve saygıyı göremedim kimseden. Bugün mutsuzmuyum Hayır!!! ama hüzünlümüyüm evet!!!
Arada hüzünlenmez mi insan, istemez mi tüm sevdiklerini bir arada!!!

7 Haziran 2011 Salı

Çatalca da güzel bir haftasonu



Sevgili dostlarımız Yeşim ve Alper haftasonu bizi misafir ettiler, herşey için öncelikle onlara çok teşekkür ederim.Uzun zaman görüşemesek bile, hep gönlümüz bir, bitmeyen sohbetler ve doyamadan ayrılışlar... İnsan mekanikleşmemeli, bilgisayara bağımlı, telefona tutkun olmamalı...Neyse anlayan anladı...

Uzun süre oldu biliyorum bloga yazmayalı belki bazılarınız artık sıkıldı bıraktı dediler ama inanın öyle değil...Hayat devam ediyor ve bir çok seyde seni bekliyor, sıralamalarda biraz arkalara düştü sadece blog.Ama artık zaman yaratmaya çalışacağım.Tabiki Egehan ın git gide büyümeside, onun bir birey olması ve isteklerde bulunmasıda beni birçok şeyden geri bırakıyor.Biz ne kadar geri kalmak istemesekte kendine ayırdığın zaman kısıtlanıyor.Olsun onun bir gülüşü, bir bakışı yeter.

İlk doğduğunda nasıl bir duygu olduğunu anlamamıştım anneliğin, nasıl bir bağımlılık nasıl bir tutku olduğunu ama Egehanım büyüdükçe konuşmaya başladıkça taaa kalbimin içinde hissettiğim o tarif edilemez duygu belirmeye başladı.
Allahım nasıl bir sevgi bu!!!
Hele o Anne lutfennnn! demen yok mu annecim, nasıl kalbime işliyor ve sen nasıl beni kullanıyorsun.

Senden özür dilerim tekrar blogumuzu bu kadar boşladığım için, ama inan senin için ;) seni çok seviyorum oğlum her anne gibi yürekten taaa derinden...

23 Nisan 2011 Cumartesi

Özledim...







Nasıl da özlemişim yaşadıklarımızı yazmayı.
Egehan çok hızlı gelişiyor her çocuk gibi, sevecen, ılımlı ve uyumlu. Katıldığı ilk aktiviteydi ve hemen elimi bırakıp çocukların arasına karıştı, Kum boyama ile Hey Bilgilisini boyadı.. Bu arada diğer anneler Egehan ın yaptığı boyamayı görünce sizin oğlunuz çok güzel boyadı diye oğlumu övdüler. Hiç mütevazı olamıyorum bu konuda...
Havaların ısınması ile ne yapıcaz pek bilemiyorum, güneşi görünce anne bak hava misss denize gidelim diye tutturuyor... Bu yaz çok zorlu geçecek sanırım yada oğlumuz sayesinde tüm yaz gezicez..
Bu arada Yemek bloguma da en yakın zamanda yeni tarifler ile eklemeler yapacağım.
sevgiler...

14 Şubat 2011 Pazartesi

2. Doğum günümüz

Canım oğlum dolu dolu 2 yaşında artık...
Biraz geç kalmış resimler, beklemede olan işler,  koşturmaca, zaman nasıl akıp gidiyor.Hiç bir şeye yetişemeyen ben... Elde olan ise hiç birşey...

Hayatı yönlendirmek zor, ama her anı sevdiklerinle geçirmek güzel. Bugün çok güzel bir gün hem sevgililer günü hem de mübarek mevlid kandili. Bu gece tüm dileklerimiz güzelliklere olsun.

Doğum günümüzü bir kaç gün gecikmeli olarak dün yakın akrabalarımız ile kutladık.
Her gelen misafirimize Egehan İyiki Doğdun Başlıyorrrrr diye süslediğimiz odamızı gösterdi...
Defalarca mum üfledi alkış yaptı.
Pastasının yanaklarını sıktı...
Apaçi dansı yaptı...
Mina yı sayıkladı...
Hediyeleri büyük bir zevkle açtı...
Oyuncakları elinden bırakmadı...
Çocuk olmanın en güzel yanlarını yaşadı...
Ve gün sonunda kucağımda o pembecik masum haliyle uyuya kaldı....

 İyi ki doğdun oğlum..İyiki hayatımızdasın...





13 Ocak 2011 Perşembe

Birazcık Egehan...

 Biraz yarıştık...
 Biraz Egehan ın Hey Bilgiliiii!!! sine sarıldık
 Biraz kahve içtik :))) Bıyık  yaptık...
 Birazcık soyunduk...Bıcı bıcı yaptık...