24 Aralık 2010 Cuma

Hızla geçen zamana yetişemeyen Biz...


Egehan 22 buçuk aylık oldu ve yaklaşık bir ay sonra 2 yaşında kocaman bir delikanlı olacak...Her gün biraz daha büyüdüğünün biraz daha aklı başında olduğunun farkına varmak ona sarılmak, kokusunu içime çekmek harika birşey...Bazen uyuduğunda yada hasta olduğu ateşlendiği gecelerde başında beklerken onun kıyafetlerini koklamak, onun o güzel yüzünü seyretmek bir ömre bedel...İnsanın anne olması nasıl anlatılır ki...
Hele ki böyle sevecen, paylaşımcı, içli bir çocuk annesi olmak.Yediği şeyi herkesle paylaşması, kimseden çekinmemesi ve karşısındakinin üzüldüğünü görünce hemen sarılıp sırtına vurması....
Bir süredir yazamıyorum, daha doğrusu ne fırsat bulabiliyorum nede Egehan fotoğraf makinasını elinden bırakıyor, fotoğraf makinası yetmedi şimdi benim cep telefonumla evde ne bulursa fotoğrafını çekmeye başladı.En son dün akşam işi iyicene öğrendiğini anlatmak için kendi ayaklarının resmini çekip anne anne bakk!!! ayıkk!!! diyerek bu resmi gösterdi.
Benim akıllı oğlum, ne olacaksın sen ilerde pek bilemiyorum, bir yandan yemek yapmayı çok seven, benimle sürekli yemek yapan, bir yandan her müzikte dans eden özellikle apaçi dansı favorisi, bir yandan matkapla babana yardım eden çekiçle tüm duvarları indiren, bir yandan resim çizen daha neler var nelerde yaz yaz bitmez onun güzellikleri...
En kısa sürede çok güzel anılarla devam edicem...


2 Kasım 2010 Salı

Harika geçen bir kaç gün...

Egehan bizim küçük arkadaşımız, Egehan hayatımıza girmeden önce Aydın la sürekli gezerken çocuğumuzda inşallah bize benzer, dışarıyı gezip dolaşmayı sever diye geçirirdik içimizden.Gerçekten de öyle oldu...Yorulmak bilmeden geziyor ve büyük keyif alıyor yakışıklım..

İki üç gündür güzel havayı bulduk girmiyoruz eve...
Parklara gidiyoruz, üü üü rüü üüüü lere ve cik ciklere mama veriyoruz, közlenmiş mısır yiyiyor, canlı canlı balıkları elimize alıyor, dünyanın yolunu yürüyoruz...

Ve çok mutlu oluyoruz... Hayat oğlumla öyle güzel ki...
Herşeyden zevk alan, her yediğini paylaşan, annecim şimdi olmazı anlayan, sakızlara bayılan, yaramaz mı yaramaz, zıp zıp, tak tak tak diye başımın etini yiyen harikasın...






6 Ekim 2010 Çarşamba

Sonbaharda Polonezköy





Egehan Egehan Egehan!
Anlatılmaz ki annelik! Nasıl bir sevgiymiş bu, bakmaya kıyamadığın, koklamaya doyamadığın bir çocuk var karşında.Bazen bu kadar çok sevmeye korkuyorum seni ama elimde değil malesef.

Yarın tam 20 aylık olacaksın, yani iki yaşa çok az kaldı.Nasıl geçti bu 2 yıl hiç bilmiyorum hep koşturmaca.Hayat artık koşturmaca olmuş oğlum.Ama biz bu koşturmacada hep seni ön planda tuttuk elimizden geldiğince sana öncelik verdik ve sende bunun meyvelerini veriyorsun bize.Harika bir çocuksun.Her anne baba için çocukları özeldir belki ama sen yine de ÖZELSİN işte...

Hafta sonu son güneşi kaçırmadık ve bir gezi yaptık. En mutlu olan sendin sanırım. Göz alabildiğin çimenlikte koştun.Möö' lere baktın onlara mama verdin, üürüüüü leri sevdin, hov hov ları kovaladın, bolbol mama yedin...
Sonra da annenin kucağında bir güzel uyku çektin.

 

22 Eylül 2010 Çarşamba

Derç

Bugünler de çok derç yapıyor benim oğlum...
Bulduğu her kağıdı her kalemi değerlendiriyor.Kağıt buluyorsa kalem, kalem buluyorsa kağıt istiyor.
Aslında onun için aldığım mum kalemler ve resim defteri var ama yarım saatten sonra kalemler ile duvarlar çizilmeye başlanıyor.Kalemleri  ise elinden almak oldukça zor.İki yaş sendromu başladı bile..1 sene böyle geçecek gibi gözüküyor.Her yapma sözcüğü tam ters etki yapıyor, gözümüzün içine baka baka haylazlıklar yapıyor.Konuşmak için çok çabalıyor bunların yanında.Sürekli yeni kelimeler gelişiyor.

Dün ise ATA TÜÜRKK dedi oğlum...Kızkardeşimin odasında gördüğü Atatürk Tablosunu sordu, oğlum o Atatürk dedim.. Ve oda ATAA TÜÜRKKK diye bağırmaya başladı :)

Çok hızlı öğreniyor...Sen harika bir çocuksun Egehan.

18 Eylül 2010 Cumartesi

19.ay ve Düt Dütttt


Hızlı geçen ve bir türlü yettiremediğim zaman....
Hep hayatta merak ederiz, önümüzdeki  günleri, geleceği ama artık dursun istiyorum. Egehan daha büyümesin Tabi ki imkansız, hayatın kanunu.Büyüyecek! Okula gidecek,asker olacak,evlenecek...İnşallah tüm hayatın boyunca mutlu olursun oğlum ve her zaman böyle temiz, harika bir kalbe sahip olursun.
Diyorum ya her geçen gün büyüyor ve yeni isteklerde bulunuyorsun.Bugünlerde favorin düdütttler...Başta ağladığın, sonrada  inmek nedir bilmediğin arabalar.
Babanla anlaşma yapıyosun!Tabi baban kıyamıyor hemen götürüyor seni...Hele anlatışın.. Babaaaaaa, çıkirtt, elinle düğmeye basıp dütt düttt ve direksiyon çevirişin..Sen ne kadar çok biliyorsun böyle.

Her ay yep yeni kelimeler, yeni hareketler yakınlarda seni görenler bilirler öyle komik mimiklerin varki...hele o gözlerini devirip cık cıklaman :) Komik çocuk seni..

Anlatacağım okadar çok şey birikmiş ki! ordan oraya atlıyorum, Blogu bu kadar atlamaman gerek biliyorum ama seninle zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum ki...

Süper bir kulağın var, tüm müzik aletlerine karşı ise harika yetenekkk!
Davul, zurna, piyano, dans ve şarkı... İşte egehan derim bu kelimeler karşısında.. Kendi besten bile var:)
Abaluuu abaluuuuuu abaluuuuu, döörttt  üççç  abaluuuuuuuu böyle devam ediyor dans eşliğinde.
Hemen hemen herkesin ismini öğrendin 2 aydır..
Onuyr, yiyitt, mina, abla, ciyda, annee(artık anni demiyosun), babaa, dede, üc, döörtt, bes, bir ( bir senin için para demek) derç, gitti, bitti, yok, pandiii;  daha bunlar gibi kelimeler ve ufak birleştirmeler.

Bayram birtürlü fotoğrafını çekip, bir şeyler yazamadım.Aslında şu el öplerini çekmek isterdim ama ben ve sen biraz rahatsızdık, hapşırıp duruyorduk pek keyfimiz yoktu yani.Ama sen yinede el öpmekten vazgeçmedin.Bir de mina tabi sevgili Ankaralı kuzenin:) her ne kadar dövüşüp kavga etsenizde siz birbirinizi çok seviyorsunuz tatlım, 2 dakikanın onsuz geçirmiyordun, 10 gün boyunca babannene minanın yanına gidip durduk.Hele Mina ankaraya dönmek için araba bindiğinde arkasından o kadar çok ağladın ki, babanla benim içimiz parçalandı...



21 Ağustos 2010 Cumartesi

Korkulu Rüya Ateşve CRP!!!

Canım oğlum çok ciddi bir hastalık geçirdi geçtiğimiz hafta...
Pazar olan kırgının üstüne, pazartesi ateşimizde hafif çıkınca doktora gittik, boğaz enfeksiyonuna benziyordu ve gerekli ilaçları aldık ama tüm o antibiyotik ve ateş düşürücüler ateşini düşüremedi. 40 derecelere kadar ateşi ile tüm geceyi suyun altında geçirdik.Sabah ilk işim doktorunla konuşup hemen hastaneye götürmek oldu seni.Ateş düşürücü almana rağmen ateşin 38.9 du...
Boğazlarında bir gecede müthiş derecede yaralar oluşmuştu...
Hemen acil' e yattık ve kan alınması o kadar zor oldu ki senden yüksek ateşten dolayı damar yolu patlıyordu.
En sonunda ayağının üzerinden damar yolu açıldı, ateş düşücüler antibiyotikler, testler...
O küçücük sen bezgin, yorgun...
Hızla sonuçlanan test sonucunla hastalığın ortaya çıktı CRP (vücud da en fazla 5 değerinde olması gereken bir mikrop diyelim) düzeyin okadar yüksekti ki..
CRP 74.5...
Nasıl kaptın bu mikrobu bilmiyorum, doktorun yakın temas ile olabileceğini ve salgın olduğunu söyledi.
2 geceyi uykusuz geçirdik, hala geceleri uyanıp senin ateşini kontrol ediyorum, hala antibiyotiklere devam virüs gerekli düzeye düşene kadar rahat yok bize...
Ama çok şükür ki sağlığına kavuştun,  kuzeninle güzel bir gün geçirdin, bol bol oynadın...
Seni çok seviyoruz bitanemizsin bizim...

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ahh bıcırığım benim


Annecim senin bu sıralar ne kadar çok işin var.Senin hızına yetişemiyoruz tatlım.Ya kaşını patlatıyorsun ya dudağını...Bir bakıyorum yemek masasının üstündesin bir bakıyorum koltuğun tepesinde aşağı atlamak üzeresin.Ne yapıcam nasıl koruyacağım seni bilmiyorum.Çok fazla üstüne düşen seni bunaltan yemek yemeğe zorlayan, pinpirikli bir anne değilim, ama artık endişeleniyorum.Çok gözü karasın.

Birde şu büyümüş de küçülmüş edaların yokmu!
İlla bardaktan içeceksin meyva sularını, illa kendin yiyeceksin meyvalaarını çatalını batırıp.
Şimdi birde kendi kıyafetlerini seçmelerinde başladı, havlunu alıp elimi tutup bici bici diyerek banyoya gitmemiz başka bir güzellik.Annecim sen çok hızlı büyüyüp benim küçük arkadaşım oldun artık.
Seni çok seviyorum bebeğim, gözünün içine bakmak, saçını koklamak, o küçük ayaklarını ısırmak bunlar tarif edilmez harika duygular.Allah anne baba olmayı nasip etmemiş ve çok isteyen herkese bu duyguyu yaşatsın inşallah.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Aysel Teyzemizi ziyaret ettik...

Bir süredir Aysel teyzemi yazlığına gidip ziyaret etmek istiyordum, hazır annemde orda iken bugüne kısmet oldu. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra yazlığına ulaştık, şimdi artık kışlarıda neden orada kaldığını anlıyorum.Öyle harika bir bahçe yapmış ki enginardan brüksel lahanasına, bamyadan brokoliye kadar herşey var.Tazecik, kimyasal yok, ilaç yok...Egehan bol bol domates yedi, tavuklara yani gıtgıtlara baktı.Otobüstede şekerleme yaptı.Güzel bir gün geçirdik, herşey için ellerine, yüreğine emeğine sağlık Aysel teyzemiz...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Yazmak gelmiyor içimden...

Evet!!!
Yazmak gelmiyor içimden.
Zaman bulamıyorum!!!
Bahane!!!
Yemek yapmak gelmiyor içimden.
Sıcak!
Yatıp dinlenmek istiyorum, üstüme anneeeeeeee diye bir canavar atlıyor. Yanağıma bir öpücük... Sevgi dolu bir sarılış, yanağıma yumuşacık bir yanak değiyor...

(Hayatta sen kime değer verir, kim üzülmesin diye özen gösterirsen, o tam tersinden anlar...
Sen o üzülmesin diye ince düşünürsün, ama o seni baş düşman, baş suçlu ilan eder...
Sen doğum gününde bir telefon beklersin bir adım atsın diye, ama atmaz, çünkü hala anlamamıştır neden olduğunu...
Demek ki sen onun için, onun senin için değerli olduğu kadar değerli değilmişsin...)

7 yıldır bitmeyen bir Aşk...
1 buçuk yıllık bir meyve...
20 gün sonra 6. yıl dönümü...
İşte Mutluluk....

kitap kitap kitap...

Uzun süredir elimin altında olan ama bir türlü okumaya başlayamadığım Son Ada ya başlamış hatta ortalarına gelmiş bulunuyorum. Uçurtma Avcısından sonra çok akıcı gelmiyor ama, yazar darbeci bir başkanı ve onun sessiz herkesin kaçış noktası olan adayı nasıl değiştirdiği anlatıyor...

20 Temmuz 2010 Salı

Turkuazoo gezisi

Egehan biraz daha bilinçlensin diye bekledik götürmek için ve en sonunda Ankaradan halası ve kuzenleri gelmişken gittik...Doğru da yapmışız Egehan ın biraz daha büyümesini beklemek için; çünkü gerçekten verdiği tepkiler harikaydı...

6 Temmuz 2010 Salı

Gecikmiş bir yazı...

İstanbul a gelip eve girmemiz ile çıkmamız bir oldu... Daha ellerimi sabunlarken Egehan herkesin gözü önünde düştü ve dudağını yardı. O anı hatırlamak!!! Ağzı kan içinde dudak paramparça...
Hemen tampon yapıp, doktorunu  ile görüş...Ameliyat sözcükleri havada, çocuk ağlar, baba kendinde değil...
2. hastane' ye gel, melek gibi bir doktor, anestezi ve 4 dikiş...Dikişte Egehan ı bırakmayan ona şarkılar söyleyen cesur anne! Seni çok seviyoruz oğlum...Keşke biraz daha dikkatli olmayı bilsen...

25 Haziran 2010 Cuma

Küçük Arkadaşımız

Annecim gün geçtikçe yeni kelimeler öğreniyorsun, yeni tepkiler veriyor ve yeni şeyler öğreniyorsun...
Babanın elini tutup arkadaşın gibi onunla gezip, elini kolunu sallayıp bizim için anlamsız olsada birşeyler anlatıyorsun bize.Bugünlerde favori kelimelerin MİNKİ, AYDİDE, HOVHOV, PİSİPİSİ, AYDİİ, HAMMM....
Tatilimizin bitmesine sayılı günler kaldı.İstanbul' a gittiğimizde nasıl bir tepki vereceğini pek saptayamıyorum fakat anneanneni çok özlediğin kesin.Günde 3 kez telefonu elime getirip aloooooooo diye bayırıp annineee diye ağlıyorsun!
Hacı dedenin sesini duyunca hele bastın feryadı.
Ama burda da keyfin keyif!
Havuzdan çıkmak bilmiyorsun, ayaklarını öyle güzel çırpıyorsun ki anlatamam, Deniz suyunu içmekse senin için ayrı bir mutluluk.
Akşamları Lush Resturant ın personeli ile öyle mutlusun ki, ayakların yere basmıyor!
Herkes şımartıyor burda seni...
Bir elinde çıtırlar, bir elinde o harika kurabiyeler, bir yandan özel bardak ve pipette şeftali suyun...
Yetmedi çerezler...
Hadi doğum günü kutlayalım tüm mumları üfleyelim, nasılsa arkandan abiler yakıyor mumları!
Çok keyif yaptın Egehan çok!!!

23 Haziran 2010 Çarşamba

Carettaların Diyarı PATARA

Egehan yine gönüllerin birincisi, sen bu kadar şeker bir çocuk olmak zorunda mısın ?
O kadar sıcak kanlısın ki herkesle hemen diyolog kuruyorsun! Tamam çok güzel ama annecim biraz frenlesen kendini öyle herkesin kucağına gitmesen ( hani tanımadık, kim olduğunu pek bilmediğimiz kılığı kıyafeti pekte hoşumuza gitmeyen insanlar gibi...) En sevdiğim özelliklerinden bir tanesi insan canlısı olman ama bazen boyutu abartıyorsun bitanem.Ama zamanla onuda öğreneceğine eminim.Çok hızlı öğrenen ve kavrayan oğlum benim.
Patarada gün güzeldi senin için hemen sahilde tanıştın birkaç kişiyle, selamlar öpücükler,göz kırpmalar.İlhan amcanla harika ikili olduğunuz Sanırım bir kaç sene sonra onlara pek meydan bırakmacaksın! Pek bir seviyorsun İlhan amcanı gözlerinden anlıyorum.Ama inan karşılıksız değil sevgin gördüğüm kadarıyla herkes gibi oda seni çok çok seviyor.


22 Haziran 2010 Salı

Tekne Keyfi

Harika Harika Tek kelimeyle Harika!!!
Deniz değil havuz sanki bu koylar, denizin göz kamaştıran maviliğini tüm gün izlemeye doyamadık.
İnsanın ruhana hitap ediyor. denizin sakin kendinden emin hakimiyeti.
Püfür püfür esen rüzgar, güneşin kızgınlığını alıp gidiyor, doğada herşey uyum içinde...
Gün güzel, ruhlar dinlenmiş, Egehan mutlu...