25 Nisan 2010 Pazar

Gülhane ve kuzenler

Ankara dan 23 nisan tatilini fırsat bilip bir kaç günlüğüne Egehan ın halası geldi.
Hep beraber gülhane güzel bir gün geçirdik.Çocuklar koştu, oynadı bizde yeşilin güzelliğini izledik.

Özgürlük başka birşey


Artık son derece profesyonel yürüyo, koşuyo ve zıplıyorsun.
Seni sokakta tutabilmek ne mümkün, kızsak hemen insanın içini eriten bir öpücük konduruyosun yanağımıza.
Elektronik eşyalara ayrı bir ilgin var, ne yapıcaz seninle bilmiyorum ama tv' yı servise yollamadan bırakmayacaksın gibi geliyor bana.
Tv ünitesinin üzerindeki süs eşyalarına ulaşama diye, önüne koyduğumuz sehpanın artık üstüne çıkıp, tv ye birkaç yumruk atınca sen, biz hemen sehpayı eski yerine oradaki tüm eşyalarıda yüksek bir yere sakladık ama durmadan cin fikirler ürettiğin için, bir kaç hafta sonra tv ünitesinin zapteddiğin çekmecesini açıp içine girip ordanda yine tv ünitesinin üstüne çıkıp yine yumruklamayı başardın.


Toprak sevdamızdan vazgeçemedik

Baharın ilk ışıkları ile kendimizi küçük ama bir o kadar sevimli çatı katımızın balkonuna attık...
Bir sürü çiçek, tere,roka, biber, domates, fesleğen ektik.
Tabi Egehan rahat bırakırsa büyüyecekler...
İlk fırsatta babaannesinin elinden kaçıp bir saksı yı devirip, topraklarla yüzmeye başladı bizim yaramaz.
Bu yaz sanırım ne çiçeklere ne bize rahat yok.

Sessizlik

Bir süredir içime kapanmış vaziyetteyim.Ne yazmak geliyo içimden, ne de internete girip biraz takip ettiğim siteleri kurcalamak...Öyle kendi ruh alemime dalmış gidiyorum. Baktım ki 1 ayı aşkın bir süredir ne resim ne yazı eklemişim.Hayatım kargaşası, Egehan ın çorbası, yemeği, yoğurdu derken gün bitmiş.Annelik ne zormuş.
Ben hiçbişeye yetişemez, en önemlisi kendime zaman ayıramaz oldum.Bu da beni mutsuz etmeye başladı...
Uzaklara gitmek, küçük bir sahil kasabasında, kafamı dinleyeceğim bir evim olsun öyle çok isterdim ki..