26 Kasım 2009 Perşembe

Kurban Bayramı

Bu bayram biraz buruk geçiyor bizim için.Bildiğiniz gibi anne ve babamız bu sene kutsal topraklarda.
Her bayram yediğimiz meşhur nohutlu ekmek ve baklavadan mahrumuz.Aslında belki bunlar bahane,büyüklerin yokluğu zor oluyormuş.Allah onlara uzun ömür versin.
Bazı arkadaşlarımız benim kendi annem ve babamı hacca uğurladığımı sanıyorlar onuda belitrmek istiyorum.Kayınvalide ve kayınpeder kelimelerinden pek haz almıyorum yada onların güzel kalplerine yakıştıramıyorum kendi anne ve babamdan bir farkları yok çünkü benim için.
Bu bayram yemeğini ben yaptım bu arada, beni tanıyanlar bilirler ne kadar marifetli olduğumu gerçi :)
Şimdi diyeceksiniz sabah sabah yemek mi? Evet!!! bizde böyle sabahları güzel bir tavuksuyu çorba, yahni, büryan, sütlaç, baklava(ama bu bayram yok...)
Hacılarımızla sabah  telefonla bayramlaştık ve annem belindeki kaymadan dolayı biraz rahatsızlanmış. Gelmelerine 16 gün kaldı. Sabırsızlıkla onları bekliyoruz.

Herkese hayırlı bayramlar...

17 Kasım 2009 Salı

Gezdim tozdum, Rahatladım....

Kaç gündür ne uyku uyuyorum ne de kendime zaman ayırabiliyorum.Tüm bunları geçiyorum arkadaşlarıma bile zaman ayırıp bir arayamıyorum.Sıkıldım,bunaldım.
İnsanın alışkanlıklarından vazgeçmesi kolay değilmiş,Ha gayret oğlum biraz daha büyüsünde rahatlayayım diye bekliyorum işte...
Egehan' la dışarı çıksan, istediğin gibi alışveriş yapamıyorsun , bakamıyorsun...
Ama tabi onsuz da olmuyor.Ahh keşke olsaydı şunlara bindirirdim, oynardı.. Ah ne severdi şunlarıda diyorsun içinden :)
Hayattaki en değerli varlığın senin bebeğin, ama bir yanda da işte böyle kendine zaman ayıramayınca bunalıyorsun.
Kitap okumayı özlüyorsun, bir arkadaşınla rahatçana kahve içip sohbet etmeyi özlüyorsun...Ama onsuz da artık bir hayat düşünemiyorsun.Yeni bir hayat var artık...
Buna alışmak daha doğru sanırım...
Ama tabi arada da kendine zaman ayırman gerek,birazcık mesela alışveriş yapmak gibi...
Her kadın için geçerlilik oranı ne kadardır bilinmez ama büyük çoğunluğumuz severiz alışverişi...
Şöyle attık mı mağazaya kendimizi ahh şunu denesem, şu kolye de evdeki elbisemle harika olur ,ahh bide elbise demişken onada ihtyacım vardı, Mesela şuan hala aklım o çizmelerde...Ama çok pahalılardı:(
Ahh anlatırken bile deşarj oldum valla...Bunu arada yapmalıyımm.
Artık blog' a birde alışveriş ile ilgili yazılar yazmaya karar verdim.
Kadın dediğin şık olmalı canım, dimi ama.Bakımlı olmalıı...

10 Kasım 2009 Salı

10 KASIM


ŞÜKRAN
GURUR VE
ÖZLEMLE
ANIYORUZ...
ATATÜRK gibi , ileriyi görebilen vatansever, milletini seven bir lider asla bu dünya üzerine gelmedi gelmeyecek. bugün onu taklit edenler bilsinlerki asla Atatürk gibi olamayacaklar.

6 Kasım 2009 Cuma

Ne gündü!!!

Sabah Egehan'ın aylık rutin kontrolleri için sabah 9' da çıktık evden, hastane pek bir kalabalıktı.
Herkes' de bir endişe ateş'li çocuklar ve test kuyrukları...
Hiçbiryere dokunmamaya çalışarak ayrıldık hastaneden.Tabi benim kıpır kıpır oğlum 50 gr almış bu ay.
Bu kadar az kilo almış:( Beslenme düzeni herşey normal ama şu durduğu yerde duramamadan kaynaklı sanırım.Sıkı bir beslenme programı verdi doktorumuz 7 günlük sonra yeniden tartılacak...
Sonra biraz gezinti yapalım dedik.Havada güzel mağlum bir daha böyle güzel hava kolay bulunmaz.Biraz Bakırköy' de alışveriş ardından Eminönü'ye geçtik.Otobüste Egehan herkese el salladı, şarkı söyledi,yanındaki dedenin omuzuna vurarak onunla ilgilenmesini söyledi:)
Sonra balıklara baktık, canlı kıpır kıpır aynı Egehan.
Ahh o balıkları alacaktı benim oğlum eline şöyle bi sıkıcaktı onları elinde:) Yüz ifadesi öyleydi yani...
Sonra yemek yiyelim dedik, büyük bir bebek koca bir içecek bardağını devirdi...Egehan hiç umursamaz bağıra bağıra şarkı söylüyor buarada...Herkes bize bakıyor...
Artık eve dönme zamanı...
Bebeğim patates kızartmalarını kaşla göz arasında mideye indirmiş, öyle bütün bütün...
Dönüşte takside süslenmiş püslenmiş annesin üstüne hepsini çıkardı...Bizde yine işte çocuk ne yapıcaksın ifadesi...
Ne yapıcaksın çocuk işte....
Artık eskisi gibi değil Nurcum hayat.....

3 Kasım 2009 Salı

Özür Dilerim.

Dün akşam haberleri izlerken dehşete kapıldım.Evet uzunca bir zamandır bu böyle ölümler,savaşlar,kan davaları,cinayetler,tecavüzler,tacizler,hastalıklar...Hep kötü haberler, hep içimizi acıtan şeyler duyuyor,görüyor, yaşıyoruz. Şimdi ise ölümcül bir virüs dolaşıyor ortalıkta mağlum domuz gribi...Nasıl korunucaz ve seni nasıl koruyacağız bilmiyorum oğlum.Umarım herşey fazla abartılıyordur.Birde aşı karmaşası var.Bir kısım olma taraftarı iken bir kısım olmama taraftarı.Benim ve babanın kafası karışık .Şimdilik beklemede ve gelişmeleri takip etmekteyiz.Yapılcak pekde birşey yok aslında.
Tüm bu karmaşa bizim zihinlerimizi bulandırırken bir yandada GDO lu gıdalar hoppp meclisten sessiz sedasız geçmiş... Sanki bilsek birşeyleri değiştiricez ya. Nedir bu? Neden doğal değil hiçbirşey? Neden biz insanoğlu doğal olanı bozmak için bu kadar uğraşırız.Neden tohumların genetiği ile oynarız.
Gelecek nesli yok etmek için mi?
Peki bu domuz gribi neden oldu?
Biraz düşünsek bulucaz mı?
Off bizler nasıl insanlarız. Neden dur diyemiyoruz. Benim gibi düşünen bir çok insan varken , neden hep düşüncede kalıyoruz.
Çocuklarımız için  geride nasıl bir ülke nasıl bir dünya bırakıyoruz.Saygının, sevginin, insanlığın olmadığı bir dünya.Para kazanmak için herşeyden çalan, insan sağlığını hiçe sayan, daha çok kazanayım, daha çok üreteyim diye herşeyin içine bir tutam hile katan.Eee ne yapıcaz şimdi grip olmayalım diye evden çıkmıyacağız kimseyle el sıkışıp görüşmeyeceğiz.Aman gdo lu üründür diye hiç bişey yemeyeceğiz çünkü artık üzerinde bir ibarede yazmayacak! Aaa bu arada okumayacağız da çünkü gerçekleri yazan yazarlar tek tek yazamıyor yada yazdırmıyorlar! Yazıcak okadar çok kelime haykırıcak okadar çok şey var ki!
Ordan oraya atlayıp durduyorum ben oğluma böyle bir dünya bırakmak istemiyorum ve böyle bir dünyaya onu getirdiğim için  özür dilemek istemiyorum.
Onlar bizim geleceğimiz ve şuan için tek yapacağımız bu ülkeye sahip çıkacak bireyler yetiştirmek.

Sevgiler...